Bilmiyorum bana mı öyle gelir, yoksa herkes için de geçerli midir?

Hayatımda hep öyle olmuştur; bir elektrikli eşya alırım sorunlu çıkar, elektronik alırım yine sorun çıkar, mekanik eşya alırım, yine vardır benim ile bir sorunu.

Abartmıyorum, herkes sınıfı geçer, bir ben kalırım. Otomobil satın alırım, arka camı açılmaz, silgiler çalışmaz, televizyonun ekranında bir çizgi belirir, saat alırım, kolumda durur.

Erzincan’a 4 aylık kısa dönem askere gittiğim gün “Daktilo bilen var mı?” dediler ben çıktım, o gün akşama kadar herkesin kaydını yapıp bölüklere gönderme işine yardımcı oldum. Beni sivil memur zannederek bölük kaydı mı yapmadılar, herkes gitti bir ben daktilo ile baş başa kaldım. Nöbetçi subay “ne bekliyor bu adam burada?” deyince anladılar beni unuttuklarını. Aksiliği yaşadım ama sonu güzel oldu.

Ne bileyim arsa veya ev satın alırım, daire L35’tir sonra B25’e çevrilir ama sonunda mutlaka düzelir ve bir daha asla aksilik yaşamam.

Bu aksaklıklar iş hayatımda da vardır. Makine alırım, akla hayale gelmeyecek arıza çıkar ortaya ve bir düzelir pir düzelir, bir daha da asla bir şey olmaz.

Onun içindir ki yeni bir şey aldığım zaman, mutlaka çıkacak olan aksiliği beklerim ve sabırla, sebatla konunun üzerine giderek müdahalelerini yaparım.

Şu anda bir kol saatim var, çalışırken kolumda durdu ama başıma bu tür olaylar hep geldiği için belgelerini ve işlemlerin seyrini kayıt altına alarak gerekli müdahaleleri yaparım.

Bir buçuk yıl önce almış olduğum bu saat üçüncü kez servise gidiyor ve sabırla, inatla konunun üzerine giderek yapılmasını bekliyorum.

Organize Sanayi Bölgesi başkanlığım sırasında 300 fabrikanın imar değişikliğine imza atarken, kendi fabrikamınkini unutmuş ve ruhsat alma konusunda çok zorluk yaşamıştım. Eski Bölge Müdürü Adnan Gerez Bey bu durumu çok iyi biliyor ve çok üzülmüştü.

Bu benim kaderim ama hep söylerim, eğer aldığım nesnelerde arıza çıkmaz ise şüpheye düşerim “bu mal benim mi?” diye.

Süregelen aksiliklerden de bahsedeyim. Örneğin “Google Amca” diye bir kavram oluşmuş literatürde.

Gelin görün ki, her şeyi bilen “Google” beni bilmez. Sizler de yazın isterseniz Google’a, Yalçın Aras diye bakın ne çıkacak. Benim resmim ile birlikte müzisyen olarak çıkıyor. Ankaralı bir müzisyeni koymuş Google Amca benim yerime.

Dolayısı ile internet ansiklopedisi olan Wikipedia da beni tanımaz!

Beş yıldır uğraşıyorum ve akıl verenler çok, hemen değiştiririz diye yola çıkan birçok kişiye rağmen nafile…

Uğraş uğraş, şimdi ise benim resimlerimle birlikte bir akademisyenin resimlerini ilave etmişler.

Diyorum ya, bu benim kaderim veya astrolojide yeri olan, süregelen bir olay mı açıkçası bilmiyorum.

Halk deyimi ile bitireyim yazımı.

Nasrettin Hoca’nın fıkrasındaki gibi önce eşeği kaybettirip üzüyor, sonra buldurup sevindiriyor beni.

Saygılarımla.