Ülkemizin neresinde olursa olsun tarihi eserlerin ve yerlerin restore edilerek yeniden insanların hizmetine açılması çok hoşuma gidiyor.
Örneğin Eskişehir Belediye Başkanı’nın yenileme çalışmaları, Ankara Kalesi’nin restore edilmesi, Bursa’da Ulucami ve tarihi hanların etraflarının açılıp turizme kazandırılmasını, insanlık hizmeti olarak görürüm ve bu tür yenilenmeler içimde coşku oluşturur.
Kısacası Kars’ın Ani harabelerinden Edirne’nin Selimiye Camisi’ne, Van’ın Akdamar Adası’ndan İzmir’in Efes harabelerine kadar her yer için geçerlidir söyleyeceklerim.
Özellikle İstanbul’da nereye kazma sallasan altından bir tarihi eser çıkar ve bu eserler petrolden de madenden de daha değerlidir.
Ömrüm boyunca İstanbul’a gidip gelirim ve her gidişimde gün yüzüne yeni çıkmış değişik tarihi yapılarla karşılaşırım.
Bütün bu gelişmeleri özellikle gazetelerin eklerinde, kültür sayfalarında, sanat incelemesi yapan yazar ve gezginlerden takip ederim ve onları okuyunca da bir görmek gelir içimden ki sormayın.
Mesela İstanbul’da Galataport ve Haliç Tersanesi, yeniden restore edilen Yerebatan Sarnıcı, Sirkeci’deki Osmanlı döneminden veya cumhuriyetin ilk yıllarından kalan binalar ve özellikle de Sirkeci’deki gün yüzüne çıkarılmış tarihi binalar, Eyüp, Balat, Galata, Karaköy Bankalar caddesi ve Beyoğlu’ndaki eski binaları her gidişimde ayrı bir zevkle gezerim.
Her zaman iş için gittiğim İstanbul’a bu sefer iki günlüğüne sırf bu yerleri gezmek için gittim.
Haliç Tersanesi hariç her tarafı gezdim, tersanenin biraz daha bitmesini bekliyorum zira daha birkaç ayı var ortaya çıkması için.
Eski İstanbul bu şekilde ayağa kalkarsa, silueti bozan çirkin binalar temizlenirse, iddia ediyorum yılda sadece 100 milyon turist sırf İstanbul’a gelir.
Turistin kalma süresi, şehirde bulunan gezilecek yerlerin ve kültürel çeşitliliğin çokluğu ile orantılıdır.
Hep birlikte artıralım kültürel çeşitliliği. Korumak arttırmak, korumak kollamak ve yenilemek çok önemli, zira tüm bu yapılanlar elektrik, yol, su, aş, iş olarak geri dönecektir.
Hep iddia ediyorum, eserleri bütün dünya dillerine çevrilmiş ünlü şair, Nazım Hikmet’in Bursa’da kaldığı tarihi hapishane yıkılmayıp müze olsa idi Bursa değerlerine bir değer daha katacaktı. Böyle olsaydı gelecek turistin sayısını ve ekonomik kazancı hayal bile edemiyorum.
Geleneği korumak geleceği korumak kadar önemlidir.
Saygılarımla.