Geçen hafta kaldığımız yerden devam edelim. Ülkemizde birim alanda fındık verimi neden düşük? Olumsuz iklim koşulları; özellikle Ordu, Trabzon, Giresun gibi illerdeki bahçelerin genelde yaşlı olması ve yıllara yayılı fındık veriminin dalgalanması (periyodisite), verimin düşük kalmasında önemli rol oynuyor.
Buradan şu sonuç çıkıyor. Türkiye; birim alandan diğer üretici ülkelere göre daha düşük verim elde ettiği sürece uluslararası rekabet gücü tehlikeye giriyor ve kârlılık olumsuz etkileniyor. Türkiye her ne kadar dünyadaki fındık üretiminde söz sahibi gözükse de, yıllar itibariyle rakip ülkeler de üretimlerini arttırmak için önemli atılımlarda bulunuyor.
Fındığın kültür çeşitleri başta Türkiye olmak üzere; İtalya, İspanya, A.B.D., Şili, Çin, İran, Fransa, Azerbaycan, Rusya ve Gürcistan gibi ülkelerde yetiştiriliyor.
Son 5 yıllık ortalama verilere göre dünyada yaklaşık 960 bin hektar alanda fındık üretimi yapılıyor. Bu üretimin %62’sini Türkiye gerçekleştiriyor. Ancak uzun yıllar ortalamasına baktığımızda bu oran her geçen yıl Türkiye’nin aleyhine geriliyor. Uzun vadede ülkemiz; fındık piyasasındaki ağırlığını ve etkisini kaybetme riskiyle karşı karşıya.
Her ne kadar Giresun kalite fındığın aroma ve lezzeti başka hiçbir ülkede yakalanamasa da söz konusu gelişmeler Türkiye’nin fındık ihracatını olumsuz yönde etkileyebilir.
Türkiye’nin toplam tarım ürünleri ihracatında değer bazında ilk sırayı yaklaşık %13 pay ile fındık alıyor. 2020 yılı fındık ihracat geliri 1 milyar 945 milyon dolar. Dünyadaki toplam üretimin %60’tan fazlasını tek başına gerçekleştiren bir ülke için bu rakam daha yukarılarda olmalıydı.
Nedenini biraz açalım. Tarım Bakanlığı verilerine göre; 2020’de fındık ihracatının %56’sını naturel iç fındık, %18’ini işlenmiş fındık ve sadece %26’sını ileri işlenmiş fındık olarak ihraç etmişiz.
Türkiye; toplam fındık ihracatının yalnızca dörtte birinde gerçek manada katma değer yaratabilmiş. Geri kalan kısmı için; “Hamallığını biz yapmışız, kaymağını başkaları yemiş” diyebiliriz. Peki; fındık ihtiyacının yaklaşık %70-80’ini Türkiye›den karşıladığı tahmin edilen İtalyan FERRERO şirketi ne yapıyor?
-Gana ve Fildişi Sahilleri’nden kakaoyu tedarik ediyor.
-Palm yağının önemli bir kısmını Malezya – Endonezya’dan ithal ediyor.
-Şekeri; Brezilya ve farklı Avrupa ülkelerinden alıyor.
-Vanilya aromasını ise Fransa’dan temin ediyor.
Tüm bu ham maddeleri; işin içine inovasyonu da katarak katma değerli bir ürüne dönüştüren Ferrero, markalı ihracatı karşılığında 11,4 milyar Euro’luk tatlı bir ciro elde ediyor.
Şunu da belirteyim. Ferrero; 2025’e kadar İtalya’daki fındık üretimini %30 artırıp, dikim alanını 90 bin hektara çıkarmayı hedefliyor. Son 5 yılda Türkiye’nin iç fındık ihracatı miktar bazında artarken, değer bazında aynı oranda bir artış görülmüyor. Örneğin; 2016 yılında 228 bin ton iç fındık ihraç ederek, 1 milyar 981 milyon dolar gelir elde etmişiz. 2020’ye geldiğimizde ise iç fındık ihracatımız miktar bazında 281 bin tona çıkmış ama ihracat gelirimiz 1 milyar 945 bin dolara gerilemiş.
Türkiye’den fındık ithal eden ülkeler arasında %24’lük pay ile uzun süredir Almanya ilk sırada yer alıyor. Türkiye›den ihraç edilen fındıkların lojistiğinin önemli bir kısmının yıllarca Hamburg Limanı üzerinden gerçekleşmesi; “Fındık bizde ama borsası Hamburg’ta” söylemini oluşturuyor. Her ne kadar bu söylem sektör paydaşları tarafından “Şehir efsanesi” olarak lanse edilse de; gerçek olan şey, fındık fiyatlarının onu üreten Karadenizli üreticiler tarafında belirlenmediğidir.
Bu yıl fındık kilo fiyatı TMO tarafından 26,5 TL olarak belirlendi. Giresun kalite fındığın fiyatı da 27 TL’ye çıkarıldı. Üreticilerin beklentisi ise desteklemeler hariç 30 TL şeklindeydi.
Fındıkta destekleme rakamları son 7 yıldır aynı seviyede kaldı. Ama sadece son 1 yılda gübre fiyatlarında %150’yi aşan artış ve zirai ilaçlarda %75’i bulan yükselişe karşın; fındıkta alan bazlı destek 2014›ten bu yana 170 TL olarak kaldı. Gübre ve mazot desteği ise dekar başına 20 TL düzeyinde.
Konuya devam edeceğim.
Güzel günler diliyorum...