Faiz arttı mı?

Basın yayın organlarındaki manşetlere bakarsanız Merkez Bankası’nın (MB) iki yıl aradan sonra büyük bir sürpriz yaparak politika faizini iki puan arttırdığını okursunuz. Haberlerin içerisinde bu sayede TL faizinin arttığı ve doların tuş olduğu anlatılıyor.



Nasıl mı? Tüm dünyada faizi piyasalar belirler de ondan. Yaklaşık iki aydır Türkiye’de faiz artmaktaydı, MB kendisini piyasaya uyumlu hale getirmiş oldu. Piyasa tarafından belirlenen tahvil faizi 13,97’ye kadar yükselmişken faiz arttığı söylenen süreçte tahvil faizi 12,95’e gerilediğine şahit olduk.

Geçtiğimiz hafta aslında ülkemizde faizler düşmüştür gerçek olan budur. Piyasa MB’nin piyasa gerçeklerini gördüğüne sevinmiştir.

Bu faiz artışı piyasaları istikrara sokmaya yetecek bir ilaç mıdır?

Hayır; bizce orta vadede TL üzerinde olan riskler sonlanmış değildir. Ancak esas risk varlık değerlerinde yaşanabilecek önemli bir kırılmadan kaynaklanabilir.

Demek oluyor ki; TL’nin değersizleşmesinden daha büyük bir problem, elimizde olduğunu tahmin ettiğimiz varlıkların bir anda aslında o değerde olmadığını anladığımız zaman yaşanacaktır.

Ekonomide “ tail risk” olarak nitelendirilen bu tür riskler oluşması durumunda çok önemli etkiler bıraktığı bilinmektedir.

2003 yılından günümüze küresel para bolluğuna bağlı olarak Türkiye ekonomisi bir şekilde yürüyüp gitmiştir. Para bolluğunun bitmesi veya etkisinin azalması noktasında TL’nin değerinden bağımsız olarak hiç yaşanmadığımız bir ekonomik iklimi tecrübe edebiliriz. Bu noktada bir süre sonra hem faizler düşerken hem tüm varlık değerleri de erozyona uğrayabilir.

Ekonomi matematiğe dayandırılsa da 2+2’nin 4 etmediği bir soyut alandır. Çünkü işin içinde insan vardır.