Türkiye’de rekor seviyelere yükselen enflasyon Kasım 2022’de TÜİK verilerine göre yaklaşık 1,5 yıl aradan sonra baz etkisiyle düştü ve yüzde 84,39 olarak gerçekleştiği açıklandı. Ekim ayında bu oran yüzde 85,51 idi.
Merkez Bankası (MB) Başkanı Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu yaptığı açıklamada, “Enflasyonun baz etkisi dışında da geriye geleceğini ön görüyoruz. Bu ay beklediğimiz gibi kısmi olarak gerileme oldu. Aralık, Ocak’ta da baz etkisiyle beraber önemli bir gerileme bekliyoruz, Asgari ücretin ise enflasyon ve fiyatlar üzerinde çok etkisi olacağını düşünmüyoruz” dedi.
Baz etkisi; Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarifine göre, bir yıl önceki istatistikle karşılaştırma sonucu ortaya çıkan değişime deniliyor. İki dönem arasındaki değişim hesaplanırken, değişime referans alınan dönemde normalden önemli ölçüde düşük veya yüksek bir gerçekleşme olması durumunda değişim hesaplanan döneme yansıyan etki, baz etkisi olarak ifade edilmektedir. Örneğin 2015 Kasım ayı yıllık enflasyonu hesaplanırken, 2015 yılı Kasım ayı tüketici endeksinin 2014 yılı Kasım ayı tüketici endeksine göre yüzde değişimi alınmaktadır. 2014 yılı Kasım ayında tüketici endeksi normal ortalamalara göre çok daha düşük bir oranda artmış ise, 2015 yılı Kasım ayında yıllık enflasyonu yükseltici bir baz etkisi görülecektir” deniliyor.
Ekonomistlere göre Aralık 2022 ve Ocak 2023 aylarında baz etkisinin daha sert olacağı ve enflasyonda önemli bir gerileme yaşanacağı ve gerilemenin yıl boyunca devam edebileceği ön görülmekte. Ancak bir kısım ekonomistler, baz etkisi ile enflasyon düşse de Kasım 2022’de fiyatların önceki aya göre yüzde 2,88 oranında arttığını ifade ederek, “baz etkisi enflasyonu düşürüyor, fiyatları değil” demektedir.
Anladığınız gibi baz etkisi dediğimiz şey, bugün için tadından yenmeyen bir şey ve 2023 yılında enflasyonu yüzde 50-60 mertebelerine kadar düşürebileceği iddia ediliyor. Ancak konu, parametreleri çok fazla olan bir konu ve yalnızca baz etkisinin enflasyonu kısa sürede bu miktarlarda düşürmeye yetmeyeceğini söyleyenlerde var. Bunu önümüzdeki aylarda daha net görme şansımız olacak.
Yukarıda Merkez Bankası’nın tarifiyle, mümkün olduğunca yalın haliyle bir tarif yapılmış olsa da gerek enflasyonun ve fiyat artışlarının gerekse baz etkisinin hesabı pek çok kriterle değişen oldukça karışık teknik bir konu. Ancak ekstrem gelişmeler olmazsa 2022 yılında çok yüksek oranlarda seyreden enflasyon artış hızının piyasa şartları nedeni ile doğal olarak yavaşlayacağı ve baz etkisi ile de düşeceği konusunda büyük çoğunluk fikir birliği içinde.
Bunun yanında TCMB para politikası kurumu (PPK) karar metinlerinde sıklıkla, “Fiyat istikrarı için atılan adımlar ile, küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesi halinde dezenflasyonist bir sürecin başlayacağı” vurgulanmakta.
Dezenflasyon, fiyatların genel seviyesindeki artış hızının yavaşlaması anlamına geliyor. Yani enflasyonun düşmesi, fiyatların düşmesi demek değilse de önemli etkisi. Enerji fiyatları kış aylarına rağmen talep azalması nedeniyle şu an düşüyor. Bu önemli bir parametre ancak Rusya-Ukrayna anlaşmazlığı yanında, Avrupa ve Uzak Doğu dahil, diğer siyasi istikrarsızlıkların tırmanabileceği noktayı kestirmek, neredeyse imkânsız.
Faiz enflasyon ilişkisine de bakmak gerek. Normalde faiz ile enflasyon etkileşiminin aynı yönde olması beklenir. Bizde ise son üç senedir bu etki ısrarla tersine işletiliyor. Bu durum TL’deki değer kaybının pek çok nedeninden birisi. Piyasaların istikrarı ve dengelerin sağlanması şart ancak bunun için para politikalarının yetmeyeceği çok açık. Tek yol üretim artışı, dış ticaret ve bütçe açıklarının kapanması, borçlanma ihtiyacının kalkmasından geçiyor. Piyasa canlılığı için ise, yatırımcının önünü görebilmesi ve güven ortamının oluşması önemli. Önümüzde de bir seçim ekonomisi riski var. Yani bir süre daha belirsizliklerin gölgesindeyiz.