ENFLASYON NEDEN DÜŞMÜYOR

Bir haber kanalı aşağıdaki tespitleri yapmış:

1-Hissedilen gerçek enflasyonla TÜİK enflasyonu arasındaki farklılık etkisi.

2-Fiyat algısı koptu, herkes “kendi enflasyonuna” göre zam yapıyor

3-Faiz artışları işe yaramıyor, halk tasarrufa ikna olmuyor

4-Ekonomi yönetimine güven yok

5-Devlet asla kemer sıkmıyor

6-Servet transferi ile zenginler deliler gibi para harcıyor

7-Adalatin ve özgürlüklerin gerilemesi

    Sanıyoruz ki bu haber kanalı, bu özeti kamuoyu önüne getirmeden pek çok akademisyen ve ekonomistin süzgecinden de geçirmiştir.

  Ne yazık ki bir süredir pek çok kamu kurumunun, analizler, tespitler, açıklamalar konusunda gerçeklikten koptuğu, tarafsızlığını kaybettiği ve siyasi pozisyonlar alabildiğine şahit olundu. Özellikle bazı kamu kurumları, bazı TV haber kanalları, bazı gazete ve benzeri kuruluşlar yanılgı ve yönlendirme tesirli bilgilendirmeler yaparak güven kaybına uğradılar.

  Neticede gerek yanılgı ya da yönlendirme sonucu, gerekse bilgi kirliliği nedeniyle bilinçsizce yaratılan kaos ortamının kötü niyetle kullanılması neticesi esnaf kendi enflasyonuna göre fiyat uygulamasına başladı. Hükümet ise sorunun temeli yerine, günü atlatma amaçlı tedbirlere yönelince çözüm üretemez hale geldi.

  Geçen pazartesi günü, Maliye Bakanı kamuya dönük tasarruf tedbirlerini açıkladı. Hemen bir anket yapıp, halkın ilgili kesimine bu tedbirlerden beklentilerini sorsanız, çok büyük bir kitle bu tedbirlerin pek çok önemli israf başlığına değinmediğini, bir işe yaramayacağını hatta siyasetin alınan tedbirlere uyum sağlamayacağını ya da bunun yeni bir gündem değiştirme çabası olduğunu söyleyecektir.   

  Daha önce benzeri konularda yapılan onca eleştiriye rağmen 10 gün önce Meclis Başkanı, yanında birkaç bakanla Küba’ya Cumhurbaşkanlığı uçağı ile, ondan bir hafta kadar önce de ailesi ile Mardin’e yine özel uçakla gitmişti. Bu durum yalnızca Meclis Başkanı’na ait bir tavır da değil. Devlet malının israfı yalnızca uçak kullanımından ibaret de değil. Bu anlayış ve alışkanlık yılların sancısı. Hazine’nin durumu ortada iken, 2023 bütçe açığı bir önceki yıla göre yüzde125 artmış ve trilyonlar ile telaffuz edilirken Cumhurbaşkanlığı’na, bakanlıklara yada devlet kurumlarına hatta Diyanet kurumuna dahi alınan ya da kiralanan yeni lüks resmi araçlar, 31 Mart seçimiyle ortaya dökülen belediye borçları ve yapılmış lüks harcamalar, her gün yeni bir yolsuzluk gün yüzüne çıkmakta iken Maliye Bakanlığının aldığı tedbirler halkı çözüme ikna edecek güçte görünmüyor. Ayrıca tedbirler pamuk ipliğine bağlı gibi, en küçük olası suistimalde yıkılması işten dahi değil. Kabul etmek gerekir ki, güven ortamının yeniden tesisi konusu hafife alınmış ve güven ortamı sağlanmadan da ekonominin kalıcı şekilde düzelmesi mümkün görülmüyor.