Rahmetli babamın bir köy enstitüsü mezunu olarak bilimin ve bilginin ne kadar önemli olduğunu söylemediği gün yok gibiydi.
Aklımda yer alan ve hiç unutmadığım en güzel sözü ise “servetiniz cebinizdeki cüzdan gibi olsun, dünyanın neresine giderseniz sizinle gelir.”
Elbette ki babam da bu sözü birisinden almış, tıpkı klasik “sanat altın bileziktir” atasözü gibi değerli bir vecize diye düşünüyorum.
O yıllarda ilkokul öğrencisi olduğum için ve öğretmenim de babam olduğu için pek anlam veremezdim bu söze.
Hep cebimde serveti, malı mülkü nasıl taşıyacağımı düşünürdüm ki henüz kredi kartı diye bir ödeme aracı da yoktu o zamanlarda.
Oysaki babacığım bilimden, bilgelikten, öğrenmekten ve eğitimden bahsedermiş.
İnsanlığın hizmetine yarayacak, herhangi bir konuda yetişmiş ve otorite sahibi olmuş biri dünyanın her yerinde ayakları üzerinde durur, refah içinde yaşamayı bilir, becerir ve çevresine de ışık saçar.
Konuya niçin girdiğimi söylemek istiyorum.
Geçtiğimiz günlerde yakından tanıdığım bir profesör, oğlunun isim vermemi istemediği, Almanya’da bir üniversitede, termodinamik konusunda çalışmak üzere iş bularak gittiğini anlatınca şaşırdım.
Ben de kendisine “servetini de beraberinde Almanya’ya götürdü” ve “asıl servet onun kafasındaki bilgilerdi ve uçtu gitti ülkemizden” diye açıkladım.
Bir anlamda dostumun oğlu servetini yanında taşımayı becermiş.
Fakat ülkemiz büyük bir serveti kaybetmiş.
Bir anlamda ülkemizin servetlerini oluşturan genç nesilleri tutmak için bir şeyler yapmak mecburiyetindeyiz.
Evet, serveti cüzdanımıza, cebimize sokalım ama ülkemizde harcayalım.
Ramazan bayramınızı en içten dileklerimle kutlar, sağlık, sıhhat ve esenlikler dilerim.
Saygılarımla.