Ekonomi Reform Paketi ve Güçlü Türkiye
Piyasaların ve yatırımcıların dört gözle beklediği ekonomi reformları geçtiğimiz Cuma Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen bir toplantı ile kamuoyuna açıklandı. Türkiye ekonomisinin yarınlarını şekillendireceğinin vurgulandığı paketin içeriğinde neler var, piyasaya yansımaları nasıl oldu gibi sorular hayli merak konusu.
İlk olarak paketin içeriğine bir bakalım. Omurgasını makroekonomik ve yapısal politikaların oluşturduğu reformların en temel amacı ekonomiyi yatırım, üretim, istihdam ve ihracat temelinde büyütmek. Söz konusu büyümeye de üretimde verimlilik artışı, reel ekonominin daha çok güçlenmesi, ithal girdi kullanımının azaltılması ve katma değerli üretimle ihracatta yeni rekorlara ulaşarak yapılacağı vurgulanıyor.
“Milli Ekonomi ve Güçlü Türkiye” retoriği ile yola çıkan programda 2 temel reform alanı yer alıyor. İlk reform alanı “makroekonomik politikalar” ikincisi ise “yapısal politikalar”. Makroekonomik politikaların kamu maliyesi başlığında güven ve istikrara dayalı mali disiplinle risklere karşı daha güçlü bir kamu maliyesi yapısını oluşturmak hedefleniyor. Enflasyonla mücadele konusunda da erken uyarı sistemi, dijital tarım pazarı, gıda bankacılığı sistemi, sözleşmeli tarım mekanizmaları, hal yasası, fiyat istikrarı komitesi ve kamuda gerçekleşen enflasyon yerine hedef enflasyona göre fiyatlama gibi yeni uygulamalar dikkati çekiyor. Salgının gecikmeli yansıyabilecek olumsuz etkilerini bertaraf etmek ve bankacılık sektörünün aktif kalitesini daha da iyileştirmek için yapılacak bir takım düzenlemelerin yanı sıra katılım finans sektörü ile ilgili bazı yenilikler de söz konusu. Yapısal cari açığa odaklanmak, ihracatın tabana yayılmasını sağlamak ve sanayide yeşil dönüşümü sağlamak gibi temel politikaların yanı sıra sanayide kapasite artışı sağlayacak ve rekabet gücünü bir üst basamağa taşıyacak adımlar olacağı da vurgulanıyor. Mesleki eğitim ücretlerini kamunun üstlenmesi, sektör beceri haritaları, İŞKUR desteklerinde revizyon gibi uygulamalar yolda. Bu nokta da ilave istihdama finansman desteği modeli ile pandeminin istihdam piyasaları üzerindeki olumsuz etkilerini gidermek hedefleniyor.
Yapısal politikalar kısmında ekonomi ve finans politikalarında şeffaflığı, öngörülebilirliği ve koordinasyonu artırmak ve ekonomideki tüm gelişmeleri yakından izlemek için ekonomi koordinasyon kurumu ile finansal istikrar komitesinin kurulacağı belirtiliyor. Yeni yatırım teşvik sistemi ve yeni bir kurum olan yatırım uyuşmazlığı kurumu dikkatleri çekiyor. Ayrıca piyasa gözetim ve denetim kurumu ile piyasa gözetimi ve denetimi koordinasyon kurulu oluşturulacak. Rekabet politikaları konusunda da dijital piyasalarda rekabetçi ve adil bir ortam oluşturmak hedeflenmiş.
Peki, piyasalar bu ekonomik reform paketini nasıl karşıladı? Piyasada hâkim bulan ilk yankı çerçevesinin doğru çizildiğine inanılan bu reformların özel sektörden sivil toplum örgütlerine kadar birçok kesimi içeren çok kapsamlı içeriğe sahip olan “nitelikli bir yol haritası” olduğu yönünde. Bu noktada reformların bütçe disiplininden vergi düzenlemelerine, güçlendirilmiş dijital hizmetlerden gıda arzı politikalarına, tarımsal üretimin geliştirilmesine yönelik politikalardan enerji verimliliğine, Cumhurbaşkanlığı bünyesinde kurulacak yeni ofis başkanlıklarına ve çeşitli piyasa denetim mekanizmalarına kadar birçok konuyu detaylı olarak ele aldığı inancı hâkim. İş dünyasına göre kararlılık, öngörülebilirlik, şeffaflık ve hesap verilebilirlik üzerine kurulu bu ezber bozan reformlarla gerek iç gerekse dış yatırımcıların ülkeye olan güveni artacak ve ekonomik toparlanma daha da hız kazanacaktır.
Yine paketle ilgili gelen tepkilerde kamu maliyesinde disiplin ve tasarruf vurgusunun ön plana çıkması ve salgın sırasında en çok zarar gören mikro ölçekli işletmeler ve küçük esnafı içeren yeni düzenleme ve teşviklerin de yer alması ziyadesiyle tatmin edici bir gelişme. Yine enflasyona ilişkin söylemlerde tek haneli enflasyon ve fiyat istikrarı vurgusu da bu konjonktür için çok önemli. İş dünyasına göre küresel rekabette bizi daha da öne çıkaracak olan dijital ve yeşil ekonomiye dair tedbirler de dikkat çeken önemli unsurlardan.
Merkez Bankası Faizi Artıracak mı?
Piyasada adeta nefesler tutuldu ve gözler Merkez Bankası’nın bu Perşembe yapılacak Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında verilecek faiz kararına çevrildi. TCMB bu ayı pas geçip politika faizini yine geçen ay olduğu gibi %17 düzeyinde sabit mi tutacak yoksa faizi artıracak mı? Bu soruyu bana 24 Şubat’tan önce sorsaydınız hiç tereddütsüz TCMB faizleri yine sabit tutar derdim. Fakat koşullar şimdi farklı. TCMB’nin omuzlarında artık birden fazla yük var. İlk olarak 24 Şubat’tan bu yana ABD 10 yıllık tahvil faizlerindeki artışla yaşanan para çıkışları sonucu dolar/TL kurunda ciddi bir bozulma meydana geldi. 13 Mart itibariyle dolar/TL’de yeni dengelenme 7.50-7.60 civarı. Dolayısıyla küresel çapta ABD 10 yıllık tahvil faizi artışı kaynaklı kurdaki bu bozulma TCMB’nin işini bir hayli zorlaştırdı. İkinci olarak Şubat ayı enflasyon rakamı %15.61 ile beklenin üzerinde geldi. Dahası son dönemlerde artan emtia ve özellikle de petrol fiyatları da dışarıdan enflasyon ithalini kuvvetlendiren bir durum oldu. İşte bu nedenlerden dolayı piyasanın olduğu gibi benim de bu ay beklentim TCMB’nin faizi artıracağı yönünde. Bu konuda piyasada politika faizinin 100 ila 300 baz puan arasında artacağı yönünde farklı artış beklentileri var. Yani sizin anlayacağınız piyasa faiz artışını çoktan fiyatladı bile.