Sözlerime çok kıymet verdiğim Deniz Ülke Arıboğan’ın ifade ettiği gibi ‘Ebedi Başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk’ diyerek başlamak istiyorum. Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu olarak sadece siyasi alanda değil, bilim, eğitim ve teknoloji alanlarında da büyük bir vizyonerdi. Atatürk'ün mühendislik ve bilimle ilgili düşünceleri, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin kalkınması ve modernleşmesinde hayati bir rol oynadı.
O, mühendisliği bir milletin kalkınması için vazgeçilmez bir disiplin olarak gördü. Ona göre, mühendislik sadece teknik bir meslek değil, aynı zamanda toplumun refahını artıran, ülkenin ekonomik bağımsızlığını sağlayan ve ulusal savunmayı güçlendiren bir araçtı. Atatürk, mühendislik alanında ilerlemenin, Türkiye'nin çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşması için gerekli olduğuna inanıyordu. Atam, mühendisliğin önemini şu sözleriyle vurgulamıştı:
"Türk milletinin yapacağı en büyük ve en anlamlı işler, teknik ve fen sahasında olacaktır."
Bu söz, mühendisliğin ülkenin geleceği için ne kadar kritik bir role sahip olduğunu açıkça ortaya koymuştur.
Aslında Atam’ın mühendislik ve teknolojiye verdiği önem, onun bilim ve eğitime olan bağlılığı ile de yakından ilişkilidir. O, bilim ve teknolojiyi bir milletin bağımsızlığı ve ilerlemesi için anahtar unsurlar olarak görmüştür. Bu bağlamda Türkiye'de bilimsel araştırmaları ve teknik eğitimi teşvik etmiş, mühendislik okullarının kurulmasını ve mevcut okulların modernize edilmesini sağlamıştır. "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir" sözü, bilim ve teknolojiye olan yaklaşımını özetler niteliktedir. Bu ifade, mühendisliğin ve teknolojinin, sadece teorik bilgi değil, aynı zamanda pratik uygulamalar yoluyla da bir milletin refahını ve bağımsızlığını nasıl inşa edebileceğini göstermektedir.
Atatürk'ün mühendisliğe bakış açısı, onun genel kalkınma vizyonu ile doğrudan bağlantılıdır. O, sanayi ve tarımda yapılacak mühendislik çalışmaları ile Türkiye'nin ekonomik olarak güçleneceğine inanmıştır. Bu doğrultuda Türkiye'de birçok sanayi tesisinin kurulmasına öncülük etmiş, demiryolu ağlarının genişletilmesi gibi mühendislik projelerini desteklemiştir.
Atatürk'ün mühendislik ve kalkınma konusundaki vizyonu, onun genç Cumhuriyet'i nasıl bir gelecek için hazırladığının bir göstergesidir. Türkiye'yi sanayi devrimini kaçırmış bir toplumdan, kendi sanayi ve teknolojisini üretebilen bir ülke haline getirme arzusu, onun mühendisliğe verdiği değerin bir yansımasıdır.
Atatürk'ün mühendislik ve bilime olan yaklaşımı, Türkiye'nin modernleşme sürecinde kritik bir rol oynamıştır. Onun vizyonu, mühendisliği sadece bir meslek olarak değil, aynı zamanda ulusal kalkınmanın ve bağımsızlığın temel taşı olarak gören bir anlayışa dayanmaktadır. Atam’ın açtığı bu yolda ülkemin mühendislik alanında daha başarılı olması için vargücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Ondan aldığımız vizyonu, bizden sonraki nesillere aktarmak için durmadan çalışacağız.
30 Ağustos Zafer Bayramı’mız kutlu olsun. Çoşku ile kutladığımız nice bayramlara…