29 ve 30 Mayıs tarihleri arasında İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşen Perakende Günleri etkinliğindeydim.
Perakende sektörünün içinde olan firmamızın da stant açarak katılmış olduğu bu etkinlikte, sektörün önde gelen misafirlerini ağırlayarak kendimizi tanıtmaya çalıştık.
Dört ayrı salonda iki gün boyunca AVM’ler, zincir market ve mağaza sahipleri ile tedarikçileri ve paydaşları teknolojinin son gelişmeleri ve e-ticaretin gelmiş olduğu son nokta perakende sektörünün uzmanları tarafından tartışıldı, konferanslar verildi, sunumlar yapıldı.
Geçmiş yılların aksine bu yılki perakende günlerinde en çok pahalılık ile AVM’lerdeki yüksek kiralardan bahsedildi ve bir anlamda üst makamlara mesajlar gönderildi.
Zincir mağaza temsilcileri kredi kartlarının taksit sayısının azaltılmasından şikayetçi olurken, Tescilli Markalar Derneği (TMD) pahalıktan dolayı taklitçiliğin ve sahte ürünlerin arttığını, hatta işin zeytin yağına kadar indiğini söyledi.
Gıda Perakendecileri Derneği (GPD) ise havzalar bazında tarım ve hayvancılık ile aynı zamanda kaybolmaya yüz tutmuş geleneksel tarımda kooperatifçiliğin de desteklenmesini hükümet yetkililerine duyurmaya çalıştı.
Özellikle bütün dünyada olduğu gibi e-ticaretin pandemiden sonra kontrolsüz büyüdüğü, e-ticaretle birlikte insanların kapılarına sahte mallar gittiği ve bunun mutlaka kontrol altına alınması gerekliliği vurgulandı.
En can alıcı atışı ise Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği (TÜRES) başkanı yaparak, bu yıl geçen yıllara oranla turist sayısının geçmiş yıllara oranla artış göstermesine karşın, harcamaların sabit kaldığını vurguladı. Bu durumun en önemli nedeni ise yemek fiyatlarımızın İsviçre fiyatlarından daha yüksek olması ki, bunun sonunda da rekabetçilik şansımızı kaybetmiş olmamız. Yani ucuz ve ekonomik destinasyon özelliğimizi kaybettik. En büyük tehlike de, kontrolsüz fiyatlar ve “Düşersek kalkamayız” diyerek turizm restoranlarını uyardı.
Perakende günlerinde elbette çözümler de konuşuldu, ilerleyen haftalarda da çözümler ile bir yazı ile buluşmak umudu ile.