5Şubat sabahı tüm ülkemiz büyük bir afetle güne uyandı. Saat 04.17’de Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde ve aynı gün yine Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde saat 13.24’te 7,7 ve 7,6 şiddetlerinde peş peşe iki deprem meydana geldi.
Konunun jeolojik yönlerini uzmanları medyada hafta boyunca defalarca anlattılar. O konuya girmeyeceğim. Ben 13,5 milyon insanımızın doğrudan etkilendiği ve 10 ilimizde oluşan afete dair; yapılarla, imarla ve onların kaliteleri ile ilgili tecrübelerime, bilgilerime dayanarak sizlere bazı açıklamalar yapmak istiyorum.
Öncelikle; depremin etkilediği bölge, herkesçe bilinen bir fay hattı üzerinde ve çevresinde oluştu. Hâlen 20 bine yakın ölü ve 70 bini aşkın yaralımız var. Siz bu satırları okurken sayılar daha da artmış olacaktır. Ayrıca 6400’ü aşkın yapı da depremden etkilenip yaşanılmaz duruma gelmiş. Televizyondan gördüğümüz kadarıyla binaların önemli bir bölümü, tüm katları sıkıştırılmış bir kutu gibi üst üste yapışmış.
Teselli bulunabilecek yanlarımız da var, ders almamız gerekenler de:
-Devlet biraz gecikerek de olsa AFAD kanalıyla bölgeye intikal etti. Ama yetersiz kaldı.
-100 civarında yabancı ülke değişik imkanları ile bölgeye geldiler.
-Binaların altından insanlar çıkarılabildi. Böyle afetlerde genelde 72 saat sonra kurtarma ümitleri kesilirken, bu defa 100. saatte bile kurtarma gerçekleştirildi.
-Ülkemizin her yöresinden Sivil Toplum Kuruluşları (STK) aracılığıyla ve sosyal medya desteğiyle bölgeye yardım malzemeleri hızla gönderildi. Ancak bu bölümde yardımı olumsuz etkileyen bir sorun ortaya çıktı. O da KOORDİNASYONSUZLUK. Nedense biz bu konuda tüm olaylarda aksıyoruz.
-Eğitimli insanlarımızın sayısal olarak yetersiz olduğu görüldü.
-1999’daki 17 Ağustos depremini yaşamış, yerinde incelemeler yapmış biri olarak, geçen 24 yılda; tüm iletişim kanallarındaki gelişmelere, teknik ekipman yönünden daha donanımlı olmamıza rağmen, organizasyon yetersizliğinden olayı sonuçlar çok olumsuz.
-Yapıların inşaat kalitesi ise bir başka acınası durum. Yakın tarihte yapılmış binalarda uygun nitelikte Hazır Beton kullanılması mümkün iken, binalar yere yapışmış durumda. Bunun nedeni, teknik kuralların yeterince uygulanmamasıdır.
-Yapı denetimlerinin; her safhada, çöken bazı yapılar için tam olarak uygulanmadığını düşünüyorum.
-Ulaştırma konusunda, ilgili tüm kesimler sınıfta kalmıştır. Televizyonda izledim, Konya ovasındaki yolda yaklaşık 50 kilometrelik bir konvoy maalesef tıkanmış kalmıştı.
-Bölgeye yönetim açısından ilave olarak valiler görevlendiği belirtildi. Ama yeterli olmadı.
-Ordumuzun bu afette başlangıçta çok az askerle görev aldığını gördük. Zamanla sayı arttı ama depremin ilk saatleri en önemli zaman dilimidir.
-Bölgede; elektrik, su, doğal gaz hatları başlangıçta felç oldu. İlerleyen saatlerde bile yetersiz kalındı.
-Gıda konusu hala tam çözülebilmiş değil.
-Özellikle Hatay ili ve Antakya merkezi çok büyük darbe aldı. İskenderun limanındaki konteyner yangını günlerce söndürülemedi. İskenderun kısmen tsunamiden etkilendi. Neyse ki tesiri az oldu ve sular çekildi.
-İş makinalarının sevkiyatı; alçak şaseli çekicilerin yeterince organize edilemeyişinden ötürü çok geç zamanda bölgeye intikal etti.
Daha pek çok şeyi belirtmek mümkün. Gelecek yazılarımda bunları sizlerle paylaşacağım.
İlk aşamada vurgulanacak sonuç şudur: İmkânlarınızın iyi olması yetmez. Onları nasıl kullanacağınızın planlanmasını yapmamışsanız bedeli ağır olur. Umarım ders almışızdır.