Denizler Altında Yirmi Bin Fersah*

İnsanın kendinde var olan bir yeteneği anlaması ve bunun üzerine giderek başarılı olması kolay bir şey midir? Ya da o yetenek denilen şey nasıl olur da ortaya çıkar? Derdim yetenek ve ortaya çıkması ile ilgili felsefe yapmak değil! Amacım özellikle ev tekstili ve ev ihtiyaçları orijininde ön plana çıkan tasarımlara atıfta bulunmaktır.

Tasarım, insan hayatını kolaylaştırırken aynı zamanda da yeni sektörler de yaratarak insan refahını arttıran yegâne unsurdur. Yaratıcılık üzerine konuşulurken bazı insanlar ile ilgili “ne kadar da yaratıcı biri” dendiğini sıkça duymuşsunuzdur. Ama çoğu insan yaratıcılığının varlığından haberdar bile değildir. Bir yeteneği olduğunu bilmiyordur bile. İşte bunun açığa çıkması değerli bir elması “denizler altında yirmi bin fersah “tan çıkartmaktan bile zordur.

Acaba, Neyzen Tevfik bir Ramazan akşamı Bodrum’da babasıyla ney dinlemeye gitmeseydi, o aletin sesine âşık olup, tutku ile bağlanmasaydı yeryüzünde bir Neyzen Tevfik’imiz olmayacak mıydı? Gurbetçi bir ailenin kızı bir piyano performansını dinledikten sonra ailesine, “Lütfen bana bir piyano alın” dediğinde, çokça ailenin dediği gibi “Aman hevestir ya geçer canım” karşılığını alsaydı? Acaba aile araba almak için yıllardır biriktirdikleri paranın tamamını o piyano vermeseydi, bugün tüm dünyada hayranlıkla dinlenen türkülerimize, şarkılarımıza yeni bir yorum getiren bir Karsu Dönmez’imiz olur muydu?

Herkes “tasarım” deyince çoklukla komplike şeyler düşünüyor. Oysa tasarım dediğimiz şey her gün günlük hayatımızı kolaylaştıran birçok eşyadır. Ve basittir. Limon sıkacağı, süzgeç, ceviz kıracağı, rende, havlu çarşaf, zigon sehpa... Bunların hepsi esasında tasarım harikalarıdır. Kullanırız fakat düşünmeyiz!

Özellikle bu yazıyı okuyan gençlere sesleniyorum. Aklınıza geliveren basit dediğiniz şeyleri yabana atmayın. Bu bir fikirdir ya da basitçe bir çizimdir. Bırakınız saçma olsun! Yazın ya da çizin altına isim, soy isim yazın, tarih atın, iki şahide daha imzalatın. Tasarımınızı daha da önemsiyor iseniz mutlaka noterde size ait olduğunu tescilletin. Bir kopyasını ilgili yerlere, dilerseniz bana da yollayın, ekonomik değeri olan, üretilir bir şey ise bunun yollarını gösterelim.

Endüstriyel tasarım belgesi ile tasarımını onaylatmış kişilerin sadece patent ücretiyle son derece refah bir şekilde geçindiklerini düşündüğünüzde, fikrin en değerli madenden de değerli olduğunu anlamışolursunuz.

Fikir, buluş, tasarım, yetenek her ne olursa olsun; evet “denizler altında yirmi bir fersah”ta olabilir. Ama onu bulmanın yolu dibe dalmaktan geçer. Bakarsınız kim bilir belki bizzat kendiniz cevhersinizdir. İlk dalışta kendi avucunuza geliverirsiniz.

(*) Günümüzde var olan birçok teknolojiyi çok uzun yıllar önce hayal edip, neredeyse günümüzdeki gibi birebir tasarlayan ve bilim çevreleri tarafından “Bilim Kurgu Peygamberi” diye adlandırılan Jules Verne’in anısına saygıyla.

(Sizin Çentiğiniz Var mı? kitabımdan)