Daha nasıl anlatabilirim ki kaçak yapılaşmanın tehlikesini?

Bursa ovasına yapılan kaçak yapılaşma ile ilgili 104 adet e-posta aldım.

Gelen yorumlar ve kaçak yapı ile çok fikri olmayanlara cevap vermeye çalışacağım.

Konu şu, ülkeler yasalar ile yönetilir aksini düşünemiyo­rum.

Yani adı üstünde kaçak, yasa dışı, yasal olmayan bir iş daha nasıl anlatabilirim ki?

Yine de dilimin döndüğünce anlatmaya çalışayım.

Şehirlerin planlaması şöyle olur, önce 1/100.000’lik plan­lar yapılır yani on kilometre havadan kaba plan yapılır bir anlamda buna nazım planı derler.

Yapılan planlamalarda; burası konut alanı olsun, burası dere havzası korunsun, burası dere yatağı tehlikeli alan boş bırakılsın, şurası felaket anında toplanacak yer olsun ve şu­rası da sanayi bölgesi olsun, şuralar da tarım alanları olsun ve gözümüz gibi korunsun diye.

Ve bu planlar elli yıllık hatta yüz yıllık yapılır ki şehrin 50 yıl sonraki nüfusunu da tahminen bilip ona göre alt yapı ve plan yapılabilsin.

Aksi taktirde gelişigüzel nüfusa artan ihtiyaçları karşıla­mak için ömrümüzün sonuna kadar inşaat içinde yaşar gi­deriz.

Şehirler önce 10 km havadan, sonra 5 km, sonra da 1 km’den yani 1/1000’lik olarak planlanır ve böylece hayata geçer.

Ayrıca kamuya ait alanlar belirlenir, sit alanları, ibadet alanları, eğitim alanları ,parklar bahçeler, kara yolları, yürü­yüş yolları, bisiklet yolları, tren tramvay yolları belirlenir.

İnsanlar refah içinde yaşasınlar ne nerede planlama ile bulabilsinler.

Bunun dışında bir kulübe bile yapsan yasal olarak mü­saade alman gerekmektedir.

Vatandaş da ona göre hareket eder, buna karşı gelen suç işler, yaptığı iş de kaçaktır ve hayatta hiçbir ekonomik de­ğeri yoktur.

Ben de diyorum ki tarım alanı olan yere fabrika, konut vs. yaparsan alt yapısı yok, arıtması yok, kanalizasyonu yok, yolu yok, suyu yok, telekomünikasyonu yok, doğal gazı yok, yağmur suyu gideri ile fabrikanın atığı ve tuvalet giderleri­nin birbirine karıştığı bölgede bir taraftan da domatesin, patatesin, biberin yetiştiği alanları birbirine karıştırırsan in­sanlar yaşamaaaz.

Orada yetişen domates, biber senin, benim masama gelir ki asıl tehlike de bu hem senin hem de gelecek nesillerimiz için.

Devlet plan yapacak, insanlar bu yasalara ve planlara uya­cak, uymayan kanun karşısında suçlu olacak ve affedilme­yecek. Zira dünyada ekonomik suçlara ve adi suçlara af çıkartan tek ülkeyiz, üstelik hak diyoruz ve haksızlığın en büyüğünü biz yapıyoruz.

Şu örnek ile bitireyim.

Avrupa’da bütün sanayi alanları belediyelerin elindedir, sanayicilik yaptığınız müddetçe tapu sizindir çünkü sanayi­cisinizdir ve belediye de bu alanları sanayiye tahsis etmiştir.

Diyelim ki işi bırakıyorsu­nuz, tekrar belediye sizden satın alıp başkasına veriyor ama sadece sanayi için veri­liyor ve kesinlikle de rant oluşmuyor.

Bizde sanayicinin canı çı­kıyor arsayı ödüyor, bina ya­pıyor, makina koyuyor ve borcunu ödeyip bitirinceye kadar da ömrü bitiyor.

Yani sanayici ülke ekono­misine buluş, yenilik, icat ve üretim teknolojileri ile dona­tıp döviz getireceğine pa­rayı toprağa ve betona yatırıyor.

Devlet, belediye planlama yapacak ve yasal olarak insan­lara verecek.

Son olarak elli yıldır planlama diyoruz ama maalesef yok, yok. Vakti zamanında bir taraftan Bursa ovasına Tofaş ve De­mirtaş fabrikaları yapılıyor diğer taraftan da DSİ sulama ba­rajı ve sulama kanaletleri ihaleleri yapıyordu, demem o ki plansızlık dünyanın en büyük israfıdır, onun için de enflas­yondan kurtulamıyoruz.

Hani diyoruz ya kervan yolda düzülür, oysa kervan çölde ve izi olmayan yolda gidiyordu, biz ise halen daha aynı mantıktayız ve kendimizi çölde zannediyoruz.

Oysa ki hükümetler güzel hukuk sistemi ile donatılmış yasalar çıkarsa kervan yürür hem de katar katar.

OSB yasaları bunun en güzel örneğidir.

Bursa’da 17 sanayi bölgesinin sadece üçü planlı, diğerleri sonradan olmadır.

Gelecek nesilleri düşünmeyen ve emanet alınmış dünya mirasını sonsuzmuş gibi kullanan toplumlar bitmeye ve yok olmaya mahkumdurlar.

Zira kaçak yapılaşma suyu, toprağı ve havayı en çok kirle­ten unsurlardır!

Kaçak yapılaşma devam ettiği müddetçe organize sanayi bölgelerinde yapılan arıtmaların hiçbir anlamı yoktur.

Bir taraftan 1 milyon metreküp atık suyu dünya para ve­rerek arıtmaya çalışırken, kaçak yapıdan gelen bir metreküp zehirli su 1 milyon metreküp suyu kirletmeye yeterlidir, daha nasıl anlatabilirim ki?