Covid-19 salgınının ekonomik büyüme üzerine etkileri ve olası post-korona senaryoları -1-

2019 yılının Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde başlayan ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak ilan edilen koronavirüs (Covid-19) salgını Uzak-Doğu ekonomilerinin peşi sıra ABD ve Avrupa başta olmak üzere tüm dünyayı etkisi altına almıştır. Kasım 2020 itibariyle salgın sonucunda dünya çapında toplam vaka sayısı 52.


Salgın sadece ülkelerin sağlık sistemlerini değil ekonomilerini de büyük ölçüde sekteye uğratmıştır. Salgınla birlikte tüm ekonomiler eş zamanlı arz ve talep şokuyla karşı karşıya kalmıştır. Ülke ekonomilerinin yaşadığı bu kriz 21. yüzyılın en büyük krizi olarak nitelendirilmekte ve ne zaman biteceği ve sonuçlarının ne olacağı ise henüz tam olarak bilinememektedir. Bu nedenle bu krizi kapitalizmin ve küreselleşmenin sonu olarak görenler hiç de az değildir. Bu yönüyle de daha önce yaşanan krizlerle karşılaştırıldığında Covid-19 sonrası ortaya çıkan tablo oldukça farklıdır. Daha önceki global krizlerden farklı olarak bu krizin sebebi ekonomik nedenler değil ekonomiye etki eden ve ekonomi dışı bir faktör olan ve tüm dünyadaki toplam ağırlığı sadece 1 gram olan bir virüstür.
Salgının kontrol altına alınması kapsamında başlarda ülkeler diğer ülkelere sınırlarını kapatmışlardır. Uygulamaya konulan sokağa çıkma yasakları, sosyal mesafe tedbirleri ve evden çalışma ve uzaktan eğitim gibi tedbirler de küresel ekonominin çarklarının adeta durmasına neden olmuştur. Bu gelişmelerle tüm dünyada sağlık, gıda ve kısmi sanayi üretimi dışındaki tüm sektörlerde fabrikalar üretimlerine ara vermek zorunda kalmış, uluslararası yük ve yolcu taşımacılığı ile turizm adeta durma noktasına gelmiştir. Küresel tedarik zinciri ise büyük çöküş yaşamıştır. Tüm dünyada başta turizm olmak üzere sanayi ve hizmet sektörlerinde üretim, iç ve dış ticaret hızla gerilemiş ve bunların sonucunda küresel ekonomi sert bir darbe almıştır. Salgınla birlikte hükümet gelirlerinin azalmasının yanı sıra hane halklarının gelir kaybı ve firmaların nakit akışındaki bozulmalar da ekonominin talep tarafında belirgin bir kötüleşme yaratmıştır. Ekonomilerdeki bu kötü gidişatla dünya çapında işsizlikte de dramatik bir artış yaşanmıştır. Öte yandan finansal piyasalarda da dengeler alt üst olmuş ve tüm emtia borsalarında fiyatlar ve finansal piyasa faiz oranları tarihinin en düşük düzeylerine inmiştir (STM, 2020). Uluslararası Para Fonu (IMF) koronavirüs salgını nedeniyle küresel ekonomide 2020 yılında %3’lük bir daralma öngörmüştür. Söz konusu bu daralmanın 1929 yılında yaşanan Büyük Buhran’dan sonra yaşanacak en büyük daralma olacağı belirtilmektedir. IMF’nin tahminlerine göre gelişmiş ekonomilerde küçülme %6,1 oranında oldukça yüksek bir oranda gerçekleşecek iken, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu Yükselen Piyasalar ve Gelişmekte olan ülkelerde ise bu oran %1 düzeyinde daha küçük bir ekonomik daralma ile sonuçlanacaktır. Dünya Ticaret Örgütü’ne ait küresel ekonomiye ilişkin iyi senaryoya göre 2020 yılında küresel ticaret %13, kötü senaryoya göre %32 oranında bir daralma yaşayacaktır.
Tıpkı Dünya Ticaret Örgütü gibi ekonomistler de Covid-19 ile başlayan ekonomik kriz için farklı senaryolara ait küresel ticaret hacminde kırılmalar beklemektedirler. Grafik 1’e göre 2008 yılında ABD’de başlayan ve tüm dünyayı etkisi altına alan global kriz sonrasında küresel ticaret hacmi büyüme serisinde bir kırılma yaşanmıştır. 2008 krizi sonrasında dünya ticareti 1990-2008 trendinin çok altında yer alan yeni bir trendle yoluna devam etmiştir. Grafikte yer alan tahminlere göre pandemi sonrasında iyi senaryonun gerçekleşmesi durumunda bile dünya ticaret hacmi global kriz sonrası oluşan 2011-2018 trendinin çok altında bir büyüme trendine sahip olacaktır.
Devamı Haftaya