"Çatışmaktan değil çalışmaktan yorulalım

Hedefe ulaşabilmenin yolunun mükemmellik modelinden geçtiğini ifade ederek kurumları ulusal kalite hareketine davet eden Emin Direkçi,
"Bu ülkede çatışmaktan değil, çalışmaktan yorulalım dedi.

Türkİye Kalite Derneği (KalDer) Bursa Şubesi ile Bursa Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (BUSİAD) işbirliğiyle düzenlenen ve bu yılki teması ''Değişen Dünya Düzeni (Yeni İklim, Yeni Ekonomi, Yeni Yaşam)'' olarak belirlenen ''8. Kalite ve Başarı Sempozyumu'' Almira Otelde gerçekleştirildi.
Sempozyumun açılış konuşmasını gerçekleştiren KalDer Bursa Şubesi Başkanı Emin Direkçi, yeni dünya düzenini oluştururken her şeyin merkezine insanı ve onun temel ihtiyaçlarının karşılanmasını koymak gerektiğini söyledi.
"İnsanı düzeltince dünya kendiliğinden düzelecektir diyen Direkçi, bireysel yaşam ilkelerinin ülke kaderini ve geleceğini belirlemekte aktif rol oynadığına işaret etti.
Ülkenin refaha çıkmasında hem emeğe hem de aydına ihtiyaç duyulduğunu belirten Direkçi, "Bu ülkede çatışmaktan değil, çalışmaktan yorulalım. Üzerimizde oynanmak istenen kutuplaşma oyunlarına fırsat vermeyelim. Zira zaman ve kaynak kaybediyoruz. Hedefe ulaşmamız geciktiriliyor, hedefe ulaşmamız gecikmesin. Hedefe ulaşmak için yürüyeceğimiz yollardan birisi de mükemmellik modelidir. Kurumları bu yolda yürümek üzere ulusal kalite hareketine davet ediyorum dedi.
"MÜKEMMELLİK YAŞAM BİÇİMİ OLMALI
KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Ali Rıza Kaylan ise, mükemmellik kültürünü yaşam biçimine dönüştürerek, ülkenin rekabet gücünün ve refah düzeyinin yükseltilmesine katkıda bulunmayı misyon edindiklerini söyledi.
Artan nüfus ve yoksulluk, küresel ısınmanın getirdiği iklim değişiklikleri ve tüketilen yaşam kaynaklarının korkutucu tablo oluşturduğuna işaret eden Kaylan, insanların geçmişteki davranış ve alışkanlıklarını aynen devam ettirmesi halinde gelecekte insanlığı zor günlerin beklediğini ifade etti.
Küreselleşen sorunlara bakıldığında, ilk akla gelenin yenilenemez enerjiye bağımlılık olduğunu belirten Kaylan, "Temiz su kaynakları giderek tükeniyor. Ham maddede sıkıntısı yaşanıyor. Atıkların boyutu her geçen gün artıyor. Bunlar tüm dünyanın sorunları. Böyle bir dünya istemiyoruz. o zaman bir şekilde dünya düzenini değiştirmemiz lazım. Reçete basit aslında. Daha az kullanmak, yeniden ve geriye dönüştürerek kullanmak. Kafaları değiştirip bu boyutta düşünmeye başlarsak, muhakkak dünyayı çok daha iyi yerlere taşıyacağız. Yenileşim kaçınılmaz. Toplumuzun genetik kodunda da aslında yaratıcılık var. Toplum, hatta dünya olarak yenileşimi nasıl yöneteceğimizi tam olarak bilmiyoruz. Mutlaka yenileşim yönetimini gerçekleştirmeliyiz diye konuştu.
"DÖNÜŞÜM İVMESİ HIZ KAZANDI
BUSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Arif Özer de her alanda büyük bir değişim içerisinde olan dünya düzeninin dönüşüm ivmesi, son yıllarda daha da hızlandığını, doğayı, ülkeleri, ekonomileri ve insanları daha fazla etkiler hale geldiğini vurguladı.
Dünyanın ekolojik yapısında ve sistemlerinde de ciddi bir değişimin söz konusu olduğunu belirten Özer, sera gazlarının etkisiyle tehlikeli boyutlara varan küresel ısınma ve soğumanın doğayı ve insanları tehdit etmeye başladığına dikkati çekti.
Ticaret ve sermaye hareketleri ile bilim ve teknoloji alanındaki gelişmelerin ulusal devletlerin sınırlarını aşan boyutlara ulaştığını dile getiren Özer, bu olgunun ülkeler arasındaki ilişkileri ve işbirliği düzeyini ve boyutlarını tamamen değiştirdiğini anlattı.
Özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde hızlı nüfus artışı sonucunda yoksullaşma, işsizlik, göç gibi sorunların giderek ağırlaştığına değinen Özer, gelişmiş ülkelerde ise nüfus artış hızının düştüğünü, yaşlı nüfusun çoğaldığını ve genç nüfusun azaldığını kaydetti.
Ekonomik kalkınmanın itici gücünün insan kaynağı olduğunun anlaşılmasıyla insan kaynağı giderek önem kazandığını ve şirketlerin insan sermayesine daha fazla yatırım yapmaları organizasyonları değişime zorladığını belirten Özer, "Dünyadaki tüm değişimler, şirketler için olduğu kadar devletlerin de değişim rüzgarlarına uygun şekilde yeniden yapılanmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Ünlü stratejist George Friedman, 'Gelecek 100 Yıl' kitabında, 2020 yılında Türkiye'nin dünyanın en büyük 10'ncu ekonomisi olacağını öngörmektedir. Neden olmasın? Ama bunun olması için, kısa vadeli ve tek boyutlu düşünme alışkanlıkları değiştirilmeli, sürdürülebilir büyüme ve kalkınma için başta ekonomi ve eğitim olmak üzere her alanda uzun vadeli hedefler ve stratejiler ortaya konmalıdır. Ülkemizin güzel insanlarının, sürdürülebilir yaşam kalitelerinin artması ve onların mutluluğu en temel hedefimiz olmalıdır şeklinde konuştu.
DEĞİŞEN DÜNYADA SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA
Açılış konuşmalarının ardından ana oturuma geçildi.
CNN Türk Dış Haberler Müdürü ve Ana Haber Sunucusu Şirin Payzının başkanlık ettiği "Değişen Dünyada Sürdürülebilir Kalkınma konulu ana oturumun konuşmacıları ise TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Kibar, Genç Yönetici ve İşadamları Derneği (GYİAD) Yönetim Kurulu Başkanı S.Pınar Eczacıbaşı ile Çimtaş Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Mimaroğlu oldu.
"Sürdürülebilir kalkınmayı çevreye en az zararı vererek bundan sonraki kuşaklara mevcut kaynakları bırakmak olarak nitelendiren GYİAD YKB S. Pınar Eczacıbaşı, kalkınmayı çevresel boyutuyla, büyümeyi ise sürdürülebilir olarak ele almak gerektiğini söyledi. Bu noktada globalleşmenin kaçınılmaz sonuç olduğuna vurgu yapan Eczacıbaşı, "Yeter ki ülkeler arası, insanlar arası ve şirketler arası etkileşimde daha duyarlı olalım dedi. Çimtaş Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Mimaroğlu ise, değişmez dünya gerçeği olan büyük balığın küçük balığı yuttuğu günümüz koşullarında, herkesin bu sisteme ayak uydurması ve kendi çıkarları doğrultusunda bir yol çizmesi gerektiğini vurguladı.
"Arz güvenliğinin olmadığı yerde sürdürülebilir kalkınmadan bahsetmek mümkün olamaz diyen TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Ali Kibar, globalleşmenin bazı sektörlerde tekelleşme halini aldığını ifade etti.

Sayı: 728 - Sayı'nın Kapağı