26 Eylül 2024 tarihinde KalDer Bursa Şubesi ve BUSİAD paydaşlığı ile Bursa’nın ilk Sürdürülebilirlik Konferansı gerçekleşti. Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşen konferansa yaklaşık 1000 kişi katıldı. Alanında uzman konuşmaları dinlediğimiz konferans haftaya damgasını vurdu. Günümüzde artık sürdürülebilirlik hem bireylerin hem de kurumların üzerinde durduğu en önemli konulardan biri haline gelmiştir. Doğal kaynakların hızla tükenmesi, iklim değişiklikleri, çevre kirliliği ve biyoçeşitliliğin azalması gibi sorunlar, dünya üzerinde yaşayan tüm canlıları tehdit eden unsurlar olarak öne çıkmaktadır. 1987'de Birleşmiş Milletler Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu, genellikle Brundtland Raporu adı verilen “Ortak Geleceğimiz” raporunu yayınladı. Raporda, şu anda sürdürülebilir kalkınmanın en yaygın olarak tanınmış tanımlarından biri vardı. Zaman içinde geliştirmeler ile bugünkü son halini aldı. Bugün Birleşmiş Milletler dünya ülkelerine 17 Sürdürülebilir Kalkınma amacı ve hedeflerini sunuyor. Raporlar yayınlanıyor ve dünyanın bu süreçte ne kadar başarılı olduğu bilgisi paylaşılıyor. Bugün dünyamızın iki önemli sorunu var biri Nitelikli eğitim, bir diğeri de toplumsal cinsiyet eşitliği, bu iki konu çözüldüğü taktirde diğer 15 madde için daha hızlı yol alınabilecek. 17 madde, 17 amaç verilen hedefler ve buna bağlı sorunlar… Peki sürdürülebilirlik kavramı bu sorunların çözümünde nasıl bir rol oynayacak? Sürdürülebilirlik dünyaya ne katacak?
1. Doğal Kaynakların Korunması : Su, enerji, toprak gibi sınırlı kaynaklar, doğru ve verimli kullanıldığında, gelecek nesillere de aktarılabilecek bir potansiyele sahiptir. Bu bağlamda sürdürülebilirlik, insanları kaynakları sorumlu bir şekilde kullanmaya teşvik ediyor.
2. İklim Değişikliği ile Mücadele : Sürdürülebilirlik, fosil yakıt kullanımının azaltılması, karbon ayak izinin küçültülmesi ve yenilenebilir enerjiye geçiş, küresel ısınmanın önlenmesinde önemli adımlar olarak öne çıkıyor.
3. Biyoçeşitliliğin Korunması : Ormansızlaşma, kirlilik ve insan faaliyetleri nedeniyle birçok türün yaşam alanı tehdit altındadır. Doğal yaşam alanlarının korunması ve geri kazanılması, ekosistemlerin sağlıklı bir şekilde devam etmesini sağlıyor.
4. Ekonomik ve Sosyal Kalkınma : Adil ve sürdürülebilir üretim ve tüketim süreçleri, toplumsal refahın artmasına katkı sağlar. Yerel ekonomilerin desteklenmesi, çevre dostu iş modellerinin benimsenmesi ve sürdürülebilir tarım uygulamaları, uzun vadede hem ekonomik büyümeyi hem de toplumsal eşitliği teşvik edecektir.
5. Daha Yaşanabilir Şehirler : Enerji verimliliği yüksek binalar, yeşil alanların artırılması, atık yönetimi ve temiz ulaşım sistemleri gibi uygulamalar, şehirlerde yaşayan insanların yaşam kalitesini arttıracaktır.
6. Daha Bilinçli ve Sorumlu Toplumlar: Eğitim, bilinçlendirme kampanyaları ve çevre dostu uygulamaların yaygınlaştırılması, bireylerin günlük yaşamlarında daha sürdürülebilir seçimler yapmalarını teşvik edecektir. Bu kapsamda sürdürülebilirlik, sadece bugünün değil, gelecek nesillerin de refahını hedefleyen bir yaklaşımdır ve süreci anlamak, sürece dahil olmak, önceliklendirmek hepimizin sorumluluğudur. Daha iyi bir dünyada yaşayabilmemiz sürdürülebilirliği sağlamamıza bağlıdır.