Bu güzide okulumuzla tanışmamız bir resim sergisi ile başlamıştı.
NOSAB kanatları altında bulunan kreş öğrencilerinin oyuncaklarının resimlerini sergilemişlerdi ve sergilenen o tablolar Bursa’da bir çocuk hastanesinin duvarlarını süsleyecek.
Dolayısı ile bu güzel sanatlar lisesi ile güzel ilişkilerimiz devam etti ve geçtiğimiz hafta okul öğrencilerine konuşmacı olarak davet edildim.
Randevumuza yarım saat önceden vardığımda okulun demir kapıları o muhteşem güzelliğe kanatlarını açtı.
Müdür beyin odasına girdiğimizde, Musa Eroğlu’nun o güzel sesiyle seslendirdiği “Bizim pencereler yele karşıdır” türküsü çook derinden bizi karşıladı.
Diğer eğitmenlerimizin de katıldığı bu kısa sohbet esnasında; Biz sanayiciler bir yandan üretirken böyle liselerin de güzellik, sanat ve estetik üretmek için var olduğunu bilmek içimde çiçekler açtırdı adeta.
Öğrencilerin okulun salonunda hazır bekledikleri haberi ile konuşmamı yapmak için salona girdiğimde kopan alkış ise içimde açan çiçeklere oksijen oldu.
Asıl sürpriz ise okulun orkestrası tarafından dört muhteşem şarkı ile benim şerefime konser verilmiş olması ise anlatılmaz bir duygu idi.
Dört lise öğrencisinin solo olarak söylemiş oldukları “bülbülüm altın kafeste, eklemedir koca konak, uzun ince bir yoldayız, kış ola dostum dostum” şarkılarını dinlerken duygularıma ve gözyaşlarıma hâkim olamadığımı itiraf etmeliyim.
Özellikle ilk iki türkünün Atatürk’ün sevdiği türküler olması beni kendimden geçirmeye yetti de arttı bile.
İnanın sahneye konuşmacı olarak çıktığımda, bu kadar güzel ve ince düşünülmüş bir karşılama, o alkışlar, o güzel eserlerin o güzel orkestra ile dile getirilmesi, çalanların, söyleyenlerin, düşünenlerin eline, koluna, fikrine ve zikrine sağlık diyorum.
Her şey bitmiş zannederken yine bir öğrenci olan Simay Yüksel’in portremi bana taktim ettiği esnadaki duygularını anlatması ve heyecanı, unutamayacağım bir anı olarak hatıralarımdaki yerini her zaman muhafaza edecek.
Okulumuzun çok değerli ve çalışkan müdürü Remzi Ayaz ve müdür yardımcısı Nezahat Demirbaş hanımefendinin okulun etkinliklerini anlatırken o heyecanlarına tanık olmak benim için onurdu.
Ayrıca Remzi Ayaz beyefendi sanatın, eğitimin ve gençlere verilecek aşının bilim olduğunun bilincinde olan bir insan. Okulu gezerken öğrencilere ismi ile hitap etmesi, onlar ile teker teker ilgilenmesi okul ile ne kadar bütünleştiğinin bir kanıtı idi. İşte böyle insanlar ülkemiz için birer kıvanç kaynağı.
Konuşmamda buradan dünya çapında müzisyen, ressam, tiyatro sanatçısı çıkabilir değil, çıkacak dedim çünkü gördüklerimden dolayı inancımı paylaştım onlarla.
Ama inanın yaşadığım o heyecan ve güzel şeylerin konuşma performansımı etkilediğini belirtmeliyim.
Sanat Güneşi Zeki Müren tüm varlığını Mehmetçik Vakfı ve Türk Eğitim Vakfı’na bağışlarken hayali olan güzel sanatlar lisesinin Bursa’da açılması konusunda vasiyetini dile getirir. Bu vasiyet üzerine Mehmetçik Vakfı ve Türk Eğitim Vakfı Zeki Müren’in mal varlığı ile Bursa’da Zeki Müren Güzel Sanatlar Lisesi binasını 2003 yılında yaptırarak eğitim öğretim hizmetine açar.
Bu vesileyle Zeki Müren’e de rahmet ve nur içerisinde yatmasını dileyerek, okulun tablolarının arşivleneceği depoyu yapmak için yola koyuluyorum.