Her vesile ile bu köşede Bursa Ovası’nın kullanım şekillerini dillendiriyorum, bu hafta da ülkemizin yaşadığı büyük deprem felaketinin gölgesinde bu konuyu bir defa daha değerlendirmenize sunuyorum.
Bursa’daki yapılaşma düzeni, halen yenisi Büyükşehir Belediye Meclisi’nce onaylanmadığı için, dönemimde İmar İskan Bakanlığı ile beraber hazırladığımız, o günkü sınırlarımız içinde bulunan Yıldırım, Osmangazi ve Nilüfer ilçeleri bölümü Büyükşehir Meclisi’nce, Kestel’den Demirtaş’a, Çalı’ya, Kayapa’ya, Hasanağa’ya uzanan bölümleri de İmar İskan Bakanlığı’nca onaylı 1/100.000 ölçekli İmar Planı ile uygulanmaya devam ediyor.
Bu imar planı 2030 yılında oluşacak 2,3 milyon nüfuslu bir kentin yaşam alanlarının kullanım şeklini resmediyordu. Plan çalışmasının başladığı 1995 yılında hem nüfus büyüklükleri paralelinde yerleşim alanları, hem de sanayi ve tarım alanları plana yerleştirilmişti.
O yıllarda Bursa OSB’nin henüz yarısı bile dolmamışken, şehir plancılarımız sanayinin gelişmesini göz önünde tutarak plana NOSAB’ı yerleştirdiler. NOSAB’ın yeri belirlenirken, tarımsal değeri düşük ve fakat zemini genelde kaya üzerinde yerleşmiş sığ bir toprak tabakasıyla kaplı, taşıma gücü yüksek bir alan olması özelliği ön planda tutulmuştu.
Plan onay safhasına gelmeden hem Ticaret ve Sanayi Odası Meclisi’nde sanayicilere, hem de Kent Konseyi’nde STK temsilcileri ve Muhtarlara anlatılmıştı. Sanayiciler planda yeni sanayi bölgesi olarak NOSAB’ı görünce çok sevinmişler ve plana ‘’Bursa Anayasası’’ adını koymuşlardı.
Ama bugün o anayasa delik deşik edildi, tamamı Gölbaşı, Demirtaş, Çalı, Kayapa, Hasanağa barajları ve yeraltı su kaynaklarından sulanan birinci sınıf değerli tarım toprakları üzerinde yeni OSB’ler kuruldu, onların körüklediği yeni yerleşim alanları oluştu ve kent nüfusu daha bugünden 3 milyonu aştı.
İşte bu oluşumu gelin bir de ülkemizin yaşadığı deprem felaketi gözlüğü ile değerlendirelim. Bursa Ovası’nı oluşturan tarım alanlarındaki toprak tabakası 150-300 m derinliğe kadar inen kalınlığa sahip, bu topraklar binlerce yıl boyunca Uludağ ve ovanın kuzeyindeki dağlardan akan derelerce taşınmış, tarımsal değeri çok yüksek, tamamı sulanan tarım alanlarını, ama üzerine yapılacak yapılar için taşıma gücü çok zayıf ve Kuzey Anadolu Fay Hattının etkisinde olan yerleşim alanlarını oluşturuyor. İşte bu topraklar üzerine kurulan OSB’ler ve onların etkisiyle büyüyen yerleşimler, eğer derin temel sondajları yapılıp zeminin taşıma gücü iyi hesaplanmadan inşa edilmedilerse, ki bir çoğunda fore kazıklar çakılarak üzerine temel yapıları oturtulmadıysa, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın hareketlenmesinden etkileneceklerdir. Hatırlıyorum, TOFAŞ ve RENAUT Fabrikaları inşa edilirken bu tür temel çalışmaları yapılmıştı.
Bursa’nın geleceğine yönelik kararlar alınırken, uygulamalar yapılırken Bursa Ovası’nın tarımsal değeri yüksek ve fakat yapılaşma gücü düşük ve de riskli olduğu daima hatırlanmalıdır…