Sevgili okurlar, yaklaşık 18 ay paylaştığım yazımı tek­rar paylaşma ihtiyacı duydum, tekrarlamaması dile­ğiyle…

Hikaye o ki; tarihte bir ülkenin başkentinde, birisinin ölümü meydandaki çanı çalarak duyurulurmuş. Ölen kişi;

Halktan biriyse çan bir kez,

Ülkenin ileri gelenlerinden biriyse çan iki kez,

Kral ölürse çan üç kez çalarmış.

Bir gün, iki kişi arasında; bir tarafın herkesçe haklı oldu­ğuna şahit olduğu bir olay yaşanmış ve haklı olan kişi hak­kını o günkü adalet sistemine başvurarak aramış. Ancak, sonuç haklı olanın aleyhine sonuçlanmış. Günün deva­mında meydandaki çan çalmaya başlamış, 1, 2, 3; halk “eyvah kral öldü” diyerek meydana koşturmaya başlamış. İnsanlar koşarken 4 ve 5. çan sesini de duymuşlar ve kral da dahil herkes meydanda toplanmış, merakla çalan adama bakıyorlarmış.

“Ey vatandaş, çanı 5 kere çaldın, kral da ölmemiş, çıldır­dın mı, kim öldü?” demişler,

Cevabı, haklı olduğu durumda haksız bulunan vatandaş vermiş; “ADALET ÖLDÜ”.

Yani; her çağda, “Adalet her şeyin üstündedir”

Hukukun üstün­lüğü, olabildiğince hızlı ve mutlak adil sonuçlanması; insan­lık ve demokrasi için vazgeçilmezdir. Hiçbir kişi, mevki ve kurum için hiçbir taviz, iltimas, gecikme, menfaat kabul edilemez. Her birey; özgürce, korkusuzca, sonucundan endişe etme­den adalet sistemine güvenmelidir. Kimse, kendi adaletini bağımsız arayıp yerine getirme adaletsizliğine düşmeme­lidir.

Çocukluğumda; haklı olan haksız olana, “Bak seni dava ederim, mahkemede cevabını alırsın” derdi ve haksız olan bu tehditten korkardı. Uzun zamandır; haksız olan haklı olana diyor ki “İstediğin yere şikayet et.” Sizce bu neyin göstergesi?

Ayakta duran bir bedenden iskeleti çıkardığınızda, beden yerine yerde bir et yığını kalır. Bence adalet; bir ül­kenin iskeletidir ve mutlaka muhafaza edilmelidir. Dün güce sahip olanlara bugün, bugün güce sahip olanlara yarın adalet gerekebilir.

Belki de “çanına ot tıkamak” deyimi, bir daha adaletsizlik yaptırmamak için bu hikayeden türemiştir!

Adaletin pusulasının şaşmaması ve en kısa sürede doğruyu göstermesi dileğiyle…

Öyle bir gündür ve hareketin başlangıcıdır ki;

ATATÜRK’e doğum günü sorulduğunda 19 Mayıs ceva­bını vermiştir.

Ardından da bugünü gençlere hediye etmiştir.

19 Mayıs ATATÜRK’ü Anma Gençlik ve

Spor Bayramınız kutlu olsun.

Ama herkes bilmeli ki; “Kutladığın şeylere layık yaşa­maktır aslolan”.

Saygılarımla