Ayakkabı ve kemerle uçak düşürülebilir mi?

(Geçen haftadan devam) 

- Ayakkabıların ve kemerlerin çıkarılması uygulaması neden vardır? Ayakkabı ve kemerini çıkarmayan bir yolcu uçaklarda uçuş güvenliğini nasıl tehlikeye sokabilir? Neler yapabilirler? 

“Havacılık güvenliğinin temel prensibi, yalnızca yolculara, mürettebata ve uçağa zarar verebilecek tehlikeli maddeleri taşımayan kişilerin uçağa erişimini sağlamaktır. Bu nedenle güvenlik kontrolleri, her türlü tehlikeli maddeyi tespit etmeye yönelik olarak şekillendirilmiştir.

Güvenlik kontrollerinin ilk aşaması olan Kapı Tipi Metal Dedektörleri, belirli bir yoğunluk veya kütleye sahip metal objeleri tespit etmek için tasarlanmıştır. Ancak bu cihazların sınırlamaları dikkate alındığında, ek güvenlik önlemleri almak kaçınılmazdır. Örneğin, kemer tokalarının bir uzantısı şeklinde tasarlanmış kesici aletler veya büyük kemer tokalarının içine ya da arkasına gizlenmiş metal olmayan (plastik, seramik vb.) tehlikeli objelerin tespit edilebilmesi için hava tarafına geçişlerde kemerlerin çıkarılarak kontrol edilmesi zorunludur.

Aynı şekilde, içerisine tehlikeli maddelerin gizlenebileceği kalın tabanlı ayakkabıların çıkarılması ve X-Ray cihazlarında taranması gerekmektedir. Bu prosedürlerin önemini vurgulayan en çarpıcı örnek, Afganistan’da terör kamplarında eğitim görmüş olan İngiliz vatandaşı Richard Reid’in 2001 yılında gerçekleştirmeye çalıştığı eylemdir. Reid, Paris-Miami seferi için ayakkabısının içine gizlediği el yapımı patlayıcı (EYP) ile uçağa binmeyi başarmış, uçuş sırasında kibrit kullanarak patlayıcıyı ateşlemeye çalışırken yolcular tarafından etkisiz hale getirilmiştir. Bu olay, ayakkabı kontrollerinin havalimanlarında yaygınlaşmasının başlıca nedenlerinden biridir. 

Bir diğer havacılık güvenliğine yönelik yasadışı eylem örneği ise 2004 yılında İzmir-İstanbul seferini tamamlayan Türk Hava Yolları'na ait uçakta gerçekleşti. İstanbul Atatürk Havalimanı'nda yolcuların inmesinden sonra temizlik için uçağa giren görevliler içinde C-4 plastik patlayıcı bulunan bir cüzdanı açması sonucu meydana gelen patlamada, biri ağır olmak üzere üç temizlik görevlisi ağır yaralandı. Uçağın Stockholm seferine hazırlanmakta olduğu belirtilmişti. 

Bu olay, havacılık güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluşturmuş ve güvenlik önlemlerinin artırılması gerektiğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.

-Tüm bu önlemlere rağmen uçaklara kesici, delici, patlayıcı alet ve madde sokulabiliyor mu? Teknolojik gelişme uçakları daha güvenli yapabilir mi?

“İyi eğitim almış güvenlik personeli ve paralelinde doğru kullanılan güvenlik cihazları sayesinde uçaklara yasaklı maddelerin girmesinin engellenmesi son derece basittir. Burada en önemli rol elbette güvenlik personeline aittir. Kullanılan güvenlik ekipmanının etkinliğini onu kullanan güvenlik personelinin almış olduğu eğitim ve çalışma motivasyonu belirler.

Tabii ki tarama teknolojilerindeki gelişmeler ve yapay zeka entegrasyonu uçakları daha güvenli hale getiriyor. Son yıllarda kullanımı yaygınlaşan Kapı Tipi Metal dedektörü alarmlarını çözümlemeye destek olan Güvenlik Tarayıcıları (GT), uçak altı ve kabin bagajlarının taramaya tabii tutulduğu bilgisayar tabanlı tomografi özelliğine sahip ve üç boyutlu inceleme imkanı sağlayan Patlayıcı Tespit Sistemleri (EDS-EDSCB), nanogram hassasiyetine sahip Patlayıcı İz Tespit Dedektörleri (ETD), kabin bagajında taşınmasına müsaade edilen sıvıların analizi için Sıvı Patlayıcı Tespit Cihazları (LEDs)  ve  Biyometrik Kimlik Doğrulama Sistemleri gibi bir çok yeni teknolojinin uçuş güvenliğine sağladığı katkıyı göz ardı etmek mümkün değildir. 

Ancak unutulmamalıdır ki tüm bu teknolojik cihazlar güvenlik personeli tarafından kullanılmakta ve taranan obje ile ilgili nihai karar onlar tarafından verilmektedir. Bu nedenle insan hatasından kaynaklı  zafiyetler oluşması muhtemeldir.

-Türkiye'de havalimanlarında şu anda kaç güvenlik görevlisi görev yapıyor? Yeterli mi? Havalimanları güvenli mi? 

“Türkiye'deki 58 aktif havalimanında, Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) ve özel güvenlik şirketleri tarafından görevlendirilen 10.000’den fazla güvenlik personeli görev yapmaktadır. Bu rakamlar, dönemsel olarak değişiklik gösterebilir. 

Havacılık sektöründe faaliyet gösteren güvenlik firmaları, personel yetkinliğini istenilen seviyede tutmak ve güvenli bir uçuş ortamı oluşturmak için eğitim programları düzenlemektedir. Yeni istihdam edilen bir personelin bağımsız görev alabilmesi için, sınıf ortamında aldığı teorik eğitimler sahada, tecrübeli bir uzman eşliğinde uygulamalı eğitimlerle desteklenir. Bu süreç, birkaç haftayı kapsayan yoğun bir eğitim programını içerir.

Hava tarafında görev yapan güvenlik personelinin yasaklı maddeleri tespit etme becerisi ve mevzuat bilgisi, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) tarafından düzenli olarak yapılan "Tarayıcı Personel Sertifikasyon Sınavı" ile değerlendirilir. Bu sınavlarda başarılı olamayan personel, yolcu, kabin veya uçak altı bagaj taramalarında görevlendirilmez. Ayrıca, güvenlik personelinin yetkinliği ve alınan güvenlik önlemlerinin etkinliği, sadece sınavlarla değil sahada yapılan testlerle de ölçülmektedir. 

Aynı zamanda ülkemizdeki havalimanlarında faaliyetler kalite kontrol programı çerçevesinde güvenlik, operasyonel verimlilik ve yolcu memnuniyeti odaklı bir yaklaşımla yürütülmektedir. Bu süreçler, uluslararası standartlar ve yerel mevzuatlar çerçevesinde, düzenli denetimler ve sürekli iyileştirme çalışmalarıyla desteklenir. Bu sayede havalimanlarının güvenilirliği, operasyonel başarısı sağlanır. Bu faaliyetler göz önünde bulundurulduğunda, sivil hava taşımacılığının dünyanın en güvenli seyahat yöntemlerinden biri olduğunu söylemek mümkündür. Güvenlik mevzuatlarına uyulduğu, sürekli denetim ve iyileştirme yapıldığı sürece ciddi bir güvenlik zafiyetinden bahsetmek doğru olmayacaktır.”

Havacılıkta uçuş emniyetinin ne kadar önemli olduğunu uzmandan öğrendik.

Mutlu yarınlar Türkiyem.