Geçtiğimiz hafta ana muhalefet partisi genel başkanının af hususunda bir söylemi düştü gündeme.
Özetle, kader mahkumları için af teklifine sıcak baktıklarını, ancak baronlara, terör, taciz, tecavüz ve benzer suçların kapsam dışı kalması gereğine işaret etmişler.
Af; yetkili ve yetkin ağızlarca çok dikkatle sarf edilmesi gereken bir cümledir.
İyi kazıyınız zihninize, “çağdaş hukukta iyi suç, kötü suç ayrımı yoktur”.
Keza hukukta “kader mahkumu” denen bir kavram da bulunmamaktadır. Bu ifade subjektiftir. Herkes kendisini bu çerçeveye koyabilir. Hukukta kişiye özel yorumlar, aflar, kişiye özel değişen hukuk da en çok gücü elinde bulundurmayanı mağdur eder.
İstisna olarak belirtilen suçlar dışında hırsızlık suçları, evrakta sahtecilik yoluyla dolandırıcılıkla başkasının mallarına el koyma, silahı eline alıp canlara kıyma, gasp; mesela… Bu ifadeler, kader mahkumu masumları mı anlatmaktadır?
Bu tür söylemler, tamamen popülist yaklaşımlardır; ilkeden söz edilemez.
Hele vergi, sigorta afları ki, bu günlerde çoğumuzun bildiği, karşılaştığı üzere, oldukça fazla sayıda insan eski vergi ve sigorta borçlarını ödememekte ve affı beklemektedir. Kişi ve şirketlere olan borçlarını ödemeyip, “nasılsa faiz düşük, seneye öderim, bu sırada param değerlenir” olarak düşünenler gibi (bu konuyu faizle karşılanamayan zararların tazmini hususundaki önceki köşe yazımda değerlendirmiştim).
İmar aflarının da çoğu, şehirleri, kasabaları, köyleri çarpık kentleşmeye, iyi hesaplanmamış yoğunluğa ve görüntü kirliliğine; dolayısıyla bugünkü yaşanmaz konuma getirmiştir.
Af söylenti ve beklentileri, yasaların gücünü zayıflatır. Haksızlıkları hakka dönüştürür. Hak ve hukuka uyan, toplumsal yaşama inanan insanların inancını, güvenini zedeler. Güvenlik algısını negatif etkiler.
Toplumda zaten zayıf olan ve sorgulanan adalet duygularını, yerle bir eder. Kanunları değersizleştirir, “nasılsa af çıkar” söylemiyle, hukuk devleti olgusu, guguk devleti olarak algılanır.
Hatta, kader mahkumundan söz etmemek için, şu ceza kanunlarımızı ve CMK uygulamalarını düzeltip, insan gibi adil, tarafsız, bağımsız bir yargılama ile, HUKUK DEVLETİ inşası söyleminden vazgeçmeyin. Doğru olan bu. Hukuk devleti olmadan yerli-yabancı her türlü yatırımcının güveni de zedelenir, zira bugün global bir dünyada yaşıyoruz. İnsanlar görüyor, biliyor. Bugün insanların ne yediğine, giydiğine, inancına, rengine, saçına, sakalına, hangi görüşü-partiyi desteklediğine bakmadan, hukuk devletini oturtun. İnsanların mutlu, refah, özgürlük içinde yaşamaları sonucunu oluşturacak olan araçların çoğu, hukuk devleti olmaktan geçer. Aflardan değil.
Saygılarımla.